“Bu defa bir başkası gibi davrandığına şahit oluyorum,” dedi Dost Oysa bir kerecik olsun, sadece yaşamayı denemek istemiştim Kelimelerden ördüğüm yüksek duvarların berisinde Bir başıma ve ayrık kalmadan… Yazmanın, hangi ucundan tutarsam tutayım Onun, her türlü kaderim olduğunu unuttuğumdan değil Yazmaktan vazgeçtiğim bir hikâyeyi Yaşamakla takas edebilirim belki diye umut ettiğimden Böylesi bir pazarlığın, beni içten içe tüketeceğini tahmin etmemiştim Yazmak, yaşamak biçimimdi benim her hikâyeyi Başka türlü bir […]
Başarmak istediklerin için tek başına çok çalışmak yetmez. İlkeler yaratmalısın kendine ve disiplini, kusursuz bir biçimde bu ilkeleri yönetmeye koşmalısın. Dahası beyaz kısraklı nöbetçiler dikmelisin her bir cephesine, o ilkeleri yıkıp geçmeye şahlanacak bin türlü insanca zaaflara karşı. Fütursuzca koşmak seni yormaktan ve yetiştirmeye çalıştığın her şeyi geciktirmekten başka bir işe yaramaz. Beceri, aynı anda kaç şeyi kotardığın değil, ne kadar sadeleşebildiğin gerçeğinde saklı. Özgürlüğün güvenle ve sürekli seninle kalmaya […]
Tamlık içinde yaşanan, yazıya dökülemeyendir. Kelimeler, lacivertin sonsuzluğundaki boşlukları dolduran parlak yıldızlar gibidir. Tamlığı bilmeyen kalem, yazmayı nefes kabul görür. Oysa yazılan kelam, hayal edilenden sebeptir. Hakikat, hayal kurmakla atar çapasını umuda. Tamlık geldiğinde umut gökyüzü olur Ve an be an yıldızlar kaymaya başlar, bitimsiz dileklerle… İrem Yerlikaya
-İrademi nasıl güçlendirebilirim? -Her konuda korkusuzluğunu geliştirerek. -Bu kadar kusursuz olmak mümkün mü? -Korkusuzluk konusunda kusursuz olman gerekmiyor. Böyle düşünmek şefkatini küstürür. Şefkat, bu oyunda bizim temel dayanağımız. Hiçbir şeyden korkmayan bir ‘sen’ yaratmak değil bizim hedefimiz, seni mutsuz eden durumların altında yatan korkunun yerine sevgini yerleştirmek. Aksi takdirde kendine karşı çok acımasız ve sert yaklaşman kaçınılmaz olur ki bu da senin ihtiyacın olan en son şey. İsteğimiz […]
Tek satır hasbıhale bin dereden su getirten yârim. Her kelamın çiçeği ayrı burnunda. Kalemim, benim ömrümün törpüsü. Bilmesem anca seninle var olabilmeyi. Başımın tacı yapar mıyım, bunca nazını? İrem Yerlikaya – İncelikler Yüzünden
Derin sevdaları alın yazısına nakşeden şiirler vardır Sözcüklerin, o baş döndürücü endamlarını, ruhlar önüne cömertçe seren raksı ile ola gelen Sisifos makamında… Evvela kelamı tüketir şair, En yüksek tutkularının dağ doruklarından yokuş aşağı Nihayetinde varabilmek içindir bu meşakkatli, uzun yolculuk Sükuta beşik kertilmiş hakikat aşkına İrem Yerlikaya
Cesareti arıyorsan, önce eksiğin nerede onu bulmalısın. İç dolmaya başladığında gelir, kahramanın eylem kararlılığı. Korku hep vardır ancak onunla beraber yürümek için adımları, üzerinde tutabilecek denli toprağı sağlam ve bereketli bir yol gerekir. Hiçliğe tutunamaz insan pençesi. Her yolun, yüreğin dehlizlerinde saklı bir sır haritası vardır. Onu okudukça öğrenir, öğrendikçe bilmenin gücünü hisseder, bildikçe devam edecek cesarete ulaşır insan. Ufuk perdesini aralayan şey ise devam edişin, ilahi akışla buluştuğu yerde […]
Kimilerinin hayal dedikleri, senin bu bedende var olası tek gerçekliğin! Ta en başından beri… Şimdiye dek kendi gerçeğini anlatabildiklerin, şimdiden sonraya kalan sağ’ların. Ama uzak, ama yakın… Mesafe de zaman kadar görece. Olan dediğin tek bir an, o da şimdi! Hatırla, yalnız tek ayaküstünde durabilenler sağ kaldı! Sen anlattın, o anladı. O anlattı, sen anladın. Tutunamayanlar, biricik ölülerin. Hakkını helal et bir an evvel onlara. Bu tepenin ardında uçsuz bucaksız bir mavilik […]